Psikiyatri ve Psikoterapi
Psikiyatri ve psikoterapi hakkında her şey...
Panik Bozukluk
Panik Bozukluğu Nedir?
Panik bozukluğu, yineleyen, en az iki beklenmedik panik atağının olması ve bu ataklardan sonra, en az bir ay süreyle, başka bir panik atağı olacağına ilişkin sürekli bir kaygı duyma (beklenti anksiyetesi) ya da panik ataklarının olası sonuçlarıyla ilgili olarak kaygılanma ya da bu ataklarla ilişkili, önemli birtakım davranışsal değişikliklerin ya da tutum değişikliklerinin ortaya çıkması şeklinde tanımlanabilir.
Panik ataklarının sıklığı ve şiddeti büyük ölçüde değişir. Kimilerinin, aylarca, düzenli olarak, orta sıklıkla panik atakları (haftada bir gibi) olurken; kimilerinin bir süre, çok büyük sıklıkta panik atakları olduktan (bir hafta süreyle her gün gibi) sonra, haftalarca ya da aylarca hiç panik atağı olmayabilir ya da daha az sıklıkta (ayda iki kez gibi) panik atakları olabilir.
Panik bozukluğu olan kişiler, panik ataklarının sonuçlarıyla ilgili olarak birtakım kaygılar taşırlar ya da bu ataklara birtakım anlamlar yüklerler. Kimisi, bu atakların, tanısı konmamış, önemli bir hastalığın göstergesi olduğunu düşünür. Gerekli incelemeler yapıldıktan sonra, yeterli güvence verilmesine karşın, bu düşüncelerini genelde sürdürürler. Diğerleri, panik ataklarının çıldıracaklarının bir göstergesi olduğunu düşünür. Yineleyen panik atakları olan kimileri ise, geçirdikleri panik ataklarına tepki olarak birtakım tutumlarını değiştirirler (örn. işlerini bırakabilirler, spor yapmaktan çekinebilirler).
Yeni bir panik atağı geçirmekten ya da doğabilecek sonuçlarından ötürü kaygılanmak, sıklıkla kaçınma davranışına yol açar. Kaçınma davranışı, agorafobi için tanı ölçütlerini karşılamaya yeter bir düzeyde ise bu durumda, "agorafobi ile birlikte olan panik bozukluğu" denir.
Panik Atağı Nedir?
Panik atağı gerçek bir tehlikenin olmadığı bir zaman, yoğun bir korku ya da sıkıntı duyulduğu apayrı bir dönem sırasında, bedensel ya da bilişsel aşağıdaki 13 belirtiden en az dördünün bulunmasıdır.
Bedensel:
- Çarpıntı,
- Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma,
- Soluk darlığı ya da boğuluyormuş gibi olma duyumu,
- Tıkanma duyumu,
- Bulantı ya da karında bir sıkıntı duyma,
- Titreme ya da sarsılma,
- Baş dönmesi ya da sersemlik duyumu,
- Uyuşmalar,
- Ürperme ve ateş basmaları,
- Terleme
Bilişsel:
- Gerçekdışlılık duyumu (derealizasyon) ya da kendine yabancılaştığı duyumu (depersonalizasyon)
- Denetimini yitireceği ya da çıldıracağı korkusu,
- Ölüm korkusu.
Panik atağı birden başlar ve hızla doruğa ulaşır (genellikle 10 dakika ya da daha kısa bir süre içinden). Çoğu kez, yakında bir tehlike olduğu ya da kötü sonun yaklaştığı düşünülür ve kaçma isteği doğar.
Panik ataklarının belirli üç türü vardır:
- Beklenmedik,
- Durumsal,
- Durumsal yatkınlık gösterilen ataklar.
Beklenmedik panik atakları, "hiçbir neden yokken" kendiliğinden ortaya çıkan ataklardır; durumsal panik atakları, hep bir durumla karşılaşınca ya da karşılaşacak olma beklentisi içindeyken ortaya çıkan ataklardır; durumsal yatkınlık gösterilen ataklar ise, durumsal panik ataklarına benzer, ancak söz konusu durumda kimi zaman panik atakları ortaya çıkmayabilir.
Agorofobi Nedir?
Kaçmanın zor olabileceği (ya da utanç doğuracağı) yerlerde ya da durumlarda olmaktan kaygı duyma ya da panik atağı ya da panik benzeri belirtiler (birden bire baş dönmesinin ya da kalp krizinin ortaya çıkması korkusu gibi) çıkması durumunda, yardım alınamayacağı yerlerde ya da durumlarda olmaktan kaygı ve endişe duymadır.
>Yaşanan kaygı ve endişe, birtakım durumlardan sürekli kaçınmaya yol açar. Bunlar arasında:
- Evin dışında ya da evde tek başına kalmama,
- Çok insan bulunan bir ortamda bulunmama,
- Arabayla, otobüsle, uçakla yola çıkmama,
- Köprüden geçmeme ve asansörü binmeme vardır.
Kimi insanlar, korktukları bu durumlarla karşılaşır ve büyük bir sıkıntı ya da korkuyla bunlara katlanırlar. Çoğu zaman, yanlarında biri olduğu zaman bu tür durumlara daha iyi katlanabilirler.
Panik Bozukluğu kimlerde ve ne sıklıkla görülür?
Panik bozukluğunun yaşam boyu görülme sıklığı % 1-2 arasında değişir. Daha çok ileri ergenlik yıllarında ve 30'lu yaşların ortalarında başlar. Görülme sıklığı, yaşam sürecinde iki kez doruğa ulaşır, birincisi ileri ergenlik yıllarıdır, ikinci daha düşük düzeyde doruğa 30'lu yaşların ortasında ulaşır. 45 yaşından sonra başladığı genelde olmaz.
Panik bozukluğu olan kişilerde aynı zamanda depresyon, sosyal fobi, yaygın anksiyete bozukluğu, özgül fobi, obsesif-kompulsif bozukluk ve travma sonrası stres bozukluğu gibi başka ruhsal bozukluklar da bulunabilir.
Panik Bozukluğun Tanısı Nasıl Konur?
Tanıyı bir psikiyatri uzmanının koyması gerekir. Panik bozukluğu tanısı koyduracak herhangi bir laboratuar bulgusu yoktur. Ayrıntılı bir psikiyatrik muayene ve gerekirse ek psikiyatrik testler yapılarak Panik Bozukluğu tanısı konur. Panik ataklar depresyon, travma sonrası stres bozukluğu gibi bir çok hastalıkta görülebilir. Bundan dolayı varsa ek başka bir hastalık bunların ayırıcı tanısı da yapılmalı ve bu hastalıklara göre de tedavi düzenlenmelidir.
Panik Bozukluğu ve Agorafobi durumunuzu test etmek istiyorsanız buraya tıklayın.
Panik bozukluğun tedavisi nasıl ve kim tarafından yapılır?
Panik bozukluğu tedavisi olan ve günümüzde çok başarılı bir şekilde tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır. Panik bozukluğu tedavisinde antidepresan ve kaygıgiderici gibi çeşitli ilaçlar kullanılabilir. İlaçlar Panik Ataklarının şiddetini ve sıklığını azaltmak, beklenti anksiyetesini azaltmak ve eşlik eden depresyonu tedavi etmek için kullanılır. Eğer kaygı düzeyi kişinin sosyal hayatını, ilişkilerini, iş hayatını olumsuz etkilemeye başlamışsa mutlaka ilaç kullanılmalıdır. İlaçlar aynı zamanda psikoterapi’nin de etkinliğini arttırabilir.
Ancak Panik Bozukluğun tedavisi sadece ilaçla yapılırsa tedavi eksik kalır. Bundan dolayı mutlaka psikoterapi de uygulanmalıdır. Bu rahatsızlıkta en etkili psikoterapi yöntemi Bilişsel ve Davranışçı Psikoterapi dir (BDT). Panik bozukluğu hastaları ile yapılan çalışmalarda iyi bir Bilişsel ve Davranışçı Psikoterapi’nin Panik Bozukluğu tedavisinde % 90’nın üzerinde etkili olduğu gösterilmiştir. Bu psikoterapi ile panik atakların ve kaygının sebepleri araştırılır ve ortaya çıkarılır, kişinin kaygı yaratan etkenlerle mücadele yeteneği arttırılır, panik ataklar sırasında neler yapması gerektiğini ve ataklarla nasıl baş edebileceğini öğrenir. İlaç tedavisi bırakıldıktan sonra tekrar panik atakların ortaya çıkma olasılığını en aza indirmek için mutlaka psikoterapi tedavisi yapılması gerekir. Bundan dolayı Panik bozukluğu tedavisi hem psikiyatrik ilaç tedavisini iyi bilen, hem de psikoterapi eğitimi almış bir uzman tarafından yapılmasının uygun olacağını ve tedavide başarı şansını arttıracağını söylemek mümkündür. Eğer tamamıyla düzelmeyen bir durum varsa ya ilaç tedavisi yeterli değildir ya da gerektiği gibi kullanılmıyordur ya da psikoterapi yetersiz yapılmıştır.
Yorumlar